sustun mu
eÅŸim hacer’e
​
yanıma kadar sokulan yapraklar
nereden geliyor bu enseye tokat hali
yoksa bir yerlerde tanıştık
ben mi anımsamıyorum..?
galler’i 6-4 yendiÄŸimiz akÅŸamdı
sıkıcı bir protokol yemeğinde
önümdeki bardakla cebelleÅŸiyor
kalkmış yapraklarla şiiri tartışıyorum
sen iyi geliyordun bana
bunu söylemeyi bir türlü beceremiyordum
hele ÅŸimdiki gibi bir akÅŸamüstüyse
karşımdaki sandalyede seni tasarladıysam
yudumladığım çay eziyetimi çeken parmaklarım
bir baÅŸka masada ellerinle buluÅŸuyor, bilmiyorsun
gülüÅŸün defosuzdu senin
oyuna girer gibi sınıfa girerdin
dudağının bir ucu gelincik tarlası
diğer ucunda panayır kurulurdu
kaÅŸların çatılmasın
hoyrat bir at tepinirdi gözlerinde
vardiya sirenleri gereksiz yere çalar,
yapıştı mı bırakmayan bir küf kokusu
gizliden atölyeleri gezinir hizaya geçerdi fabrikalar
çok konuÅŸurdun
sanırım benim yerime de konuşurdun
sesin bir telaşı giyinirdi
öyle kamera beklentisinde
garsona sipariÅŸ verir gibi
diksiyon gösterisine dönüÅŸmezdi
konuÅŸ benimle
susmak sana yakışmıyor
bilerek susmak hiç yakışmıyor
başımın çaresine bakamam biliyorsun
nereye koyacağımı bilmediğim ellerim
bir baÅŸka masada ellerinle buluÅŸuyor, bilmiyorsun